Şu Dilimizi Tutabilsek
İster kadın olsun, ister erkek olsun dilimiz bedduaya çok yatkın. Birazcık kızmaya görelim hemen dilimizden bir beddua dökülüverir. Hani Allah var bu işin de ustasıyız. Bazen diyorum keşke güzellikleri bu kadar kolay, bu kadar çarpıcı şekilde dile getirebilsek.Tahir Kutsi Makal'ın bir kitabında İstanbul'a gidip dönmeyen kocasına kadını nasıl beddua ediyor.
“Ahiret'te İstanbul yok kaçasın,
Sevap günah defterini açasın,
Galata köprüsü sanıp sıratı,
Başın döne cehenneme uçasın.”
Muhtemelen bir köylü kadını bu kişi. Ama Türk Milletinin şiirdeki gücünü içinin yangınını söndürmek için ne kadar ustaca kullanıyor.Peki erkekler kadınlardan geri kalır mı ? Niye kalsın ki. Aşık İhsani nasıl sesleniyor.
“Hey Allah'ım hiç kimseye,
Uzun dilli karı verme.
Bana verdin başkasına,
Uzun dilli karı verme.
Vereceksen eğer mert ver,
Varsın çirkin olsun ört ver,
Hastalık ver türlü dert ver,
Uzun dilli karı verme.”
Adanalı Aşık İmami bir türküsünde kadının ağzından kendisine nasıl beddua ettiriyor.
“Yansın kavrulsun imami,
Dönsün çevrilsin imami,
Boyun devrilsin imami,
Bu bayramda böyle geçti.”
Aşık Deryami Baba insaflı davranıyor. İmansız karıları dünyada üçe düşürüyor.
“Şu dünyada üç imansız karı var,
İkisini bilmem birisi ben de,
Araştırdım ikisinin yeri var,
Birisi Rusya'da, birisi Çin'de.”
Son derece sessiz, sakin, mülayim birisi olan İbrahim Sağır, canını yakan Döne'ye beddua ederken dili nasıl sertleştiriyor.
“Bir bakışta yıktın sabır kalemi,
Seni ölümlerden dönesi seni.
Güldürdün üstüme cümle âlemi,
Seni köyün zalim dönesi seni.”
İkinci dizede "Seni ölümlerden dönesi seni" diyor. Şiirin devamını okuduğumuzda ölümlerden döndürme nedenini daha iyi anlıyoruz. Ölümün Döne için bir kurtuluş olmasını istemiyor.
“Attın kemendini taktın boynuma,
Çöreklendin yılan gibi koynuma,
Devasız zehrini saldın göynüme,
Seni yılan çıyan anası seni.
Senin için köyü kenti boşadım,
Yollarına lale sümbül döşedim,
Ağustosta zemheriyi yaşadım,
Seni kutuplarda donası seni.
Bozdun attın dönüp duran çarkımı,
Ters akıttın doğru akan arkımı,
Viran ettin ocağımı barkımı,
Başına baykuşlar konası seni.
Ölmeden diktirdin mezar taşımı,
Zehir ettin bunca sene aşımı,
Yaktı hasret ciğerimin başını,
Seni yanıp yanıp sönesi seni.”
Bu dünyada çektirdiği çileleri yeterli görmüş olmalı ki artık cehennem'e yollamaya kara veriyor.
“Yarmadı hiçbir tedbir hayıra,
Gayrı Mevlâ’m yardım ede, kayıra,
Savurdun külümü dağa,bayıra,
Seni cehennemde yanası seni.
Bu Sağır'ı gam küpüne daldırdın,
Ne vefa gösterdin, nede güldürdün,
Akşam sabah günde bin kez öldürdün,
Seni teneşirde yunası seni.”
Evet ben "Körün Taşı" köşesine yakışanları yazıyorum. Diğer arkadaşlarımız da güzellikleri yazarlar umuduyla hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlarım.
Rasim Köroğlu