Ertuğrul Şakar: "Taşlamanın Söz Mimarı" - Şair Rasim Köroğlu - Resmi Websitesi

Ara
İçeriğe git

Ana menü:

Ertuğrul Şakar: "Taşlamanın Söz Mimarı"

Şair İçin Yazılanlar
Ertuğrul Şakar
 
 
Bookmark and Share
Rasim Köroğlu: Taşlamanın Söz Mimarı

Masamda uzun zamandan beri Rasim Köroğlu'nun "Körün Taşı" isimli taşlamalar şiir kitabı durmakta. Masamla birlikte tozlandı. Bir türlü güzeli tarif edememenin sıkıntısı içerisinde normal dışı bir şeyler anlatabilmek için beklettim durdum..

Enine koydum almadı, boyuna koydum dolmadı, zaman akıp gitti. Artık, Rasim Köroğlu'nu anlatamamanın korkusu beni sardıkça sardı. Önce kolay gibi gördüğüm, ifade engelleri yükseldikçe yükseldi. Nihayet onu anlatmak yerine, körün fil misali kısım kısım bir şeyler anlatabilme takati ile karalamaya başladım.

Rasim Köroğlu, belki bir çok okuyucu için pek etkili bir isim olarak gelmeyebilir. Fakat şiirini Rasim Köroğlu'nun kendi ağzından bir kere işitip, onun sahne ortasında as solistler gibi mikrofon elde tatlı bir mesel ile başlayıp, konuyu "Gelin/Kaynana", "Boşadı"," Organ Nakli" gibi her biri toplumumuzun çok çarpıcı konuları olan ve herkesin kendisinden bir parça bulduğu şiirlerine, daha doğrusu taşlamalarına başladığı zaman karşımıza çıkan sanki bir Manavgat Şelale'sidir. Muhteşem kayalıkların üzerinde yüz binlerce arının yapmış bulunduğu dev bir bal peteğidir. Engin bir okyanustur, sonsuz bir gökyüzüdür. Onu dinleyen, bir mürit sessizliği içerisinde pür dikkat, en küçük ayrıntıları bile atlamadan, saatlerce dinlemek ister. Şiir dinlerken beliren yorucu atmosfer, Rasim Köroğlu'nun şiirlerini dinlerken yerini doğan bir sabah güneşinin doyumsuzluğuna bırakır. Saatlerce dinleseniz yine doyamazsınız. Bir ziyafet sofrasıdır. Hangi yemeği yiyeceğinize karar veremez, doydukça doymak istemez bir arzu ile dinlemek için sabırsızlanırsınız. 

O yorulmuştur. Okumak istemez. Bir as solist gibi nazlanır. Siz alkışlarsınız. Siz şiir istersiniz. O sazı olmayan bir halk aşığıdır. O felsefe yapmayan bir düşünürdür. O girift duyguların sade ve taşkın pınarıdır. O, rakipleri meydana çıkma cesaretini gösteremeyen, tek başına çırpınan bir pehlivandır. O söz sanatkarıdır.
 
Kendisi ile yaptığım bir görüşmede, kendisini şöyle anlattı.
 
Rasim Köroğlu, 1953 yılında Sivrihisar'a bağlı Halilbağı Köyü'nde dünyaya gelmiştir. Babasının adı Abbas, annesinin adı Safiye'dir. 1974 yılında öğretmenliğe başlar. Mesleğinin yirminci yılında Eskişehir merkez ilçeye atanır. Şiirle olan ilişkisi, ilgi düzeyinde orta okul sıralarında başlar. Genellikle türkülerle beslenir. Halk edebiyatının içerisinde yer alan aşıklık geleneğine ilgisi daha fazla artar. Öğretmen Okulu yıllarında şiir yazma çabaları vardır. Ancak öğretmen olarak köylerde çalışmaya başlayınca, şiir ile sadece okuyucu seviyesinde kalır.

1994 yılında Eskişehir merkez ilçeye atanınca Eskişehir Şairler Derneği ile ilişkisi başlar. Küllenen şiir ateşi yeniden alevlenir. Kendisi oldum olası şaka yapmayı seven bir mizaçtadır. Arkadaş çevresinde genellikle nüktedan ve hoşsohbet birisi olarak tanınır. Fakat iç dünyası dış dünyasından farklıdır. İç dünyasında oldukça karamsardır. Bu karamsarlık içte kalır, dış dünyaya ve şiire ters olarak yansır. Her olayın garip yönünü görmeyi sever. Bu, gariplikleri bulabilmek için de kendisini zorlamaz. Hemen her olay da normali değil de yanlış ve çarpık tarafları görür. Çarpıklıklar onun daha çok dikkatini çeker. Bu çarpıklıkları sözlü anlatımla, özellikle sohbetlerde, biraz abartarak, gülünç yönlerini sivrilterek anlatmak hoşuna gider. Zaman zaman arkadaşları gülmece türünde hikayeler ve anılar yazmasını tavsiye etmişlerdir. Şairimiz hikaye tarzı yazmayı hiç denememiştir. 

1996 yılında şiir yazmaya yeniden başlamaya karar vermiştir. Kendisi yeniden yazmak yerine "İlk başladığım" sözünü daha çok seviyor. "Çünkü lise yıllarında yazdığım beş on şiirden başka bir şiir yazmadım diyebilirim" diyor. Yazmaya başladıktan sonra taşlama tarzında daha başarılı olduğu Eskişehir Şairler Derneği'nde arkadaşları tarafından fark edilir. Rasim Köroğlu, bu yönde cesaretlendirilir. Hatta bu yöne onun tabiri ile sevk edilir. Neticesi "Körün Taşı" adlı şiir kitabı.

Şiir kitabı, 1999 yılı kasım ayında basılır. Arka sayfasında üstat Feyzi Halıcı'nın Rasim Köroğlu için yazdığı güzel duyguları yer alır. "Şimdileyin şiir vadisinde bu gerçekleri bilen, gören ve yaşayan bir şair, Rasim Köroğlu, at koşturuyor. Zamanın gerçekleri yansıtan ekranını kendisine konu yapmış. Kılı kırk yaracasına öyle tesbitleri var ki insanı hayret ve hayranlık içinde bırakıyor. Kara mizahla dolu değil mısraları" diyor.
 
Rasim Köroğlu'nun şiire olan ilgisinin daha öncede belirttiğimiz gibi türkülerle başladığını söylemiştik. Özellikle bir türküyü dinlemesi bile ezberlemesi için yeterliydi. Kendisinin belirttiğine göre, abartısız olarak 500–600 civarında türküyü ezbere bildiğini söylemektedir. Fakat şiir yazmaya başlamasından sonra türküleri kolay kolay ezberleyemediğini, ezber özelliğinin zayıfladığını belirtmektedir.
 
Şairi daha ziyade felsefi şiirler etkiler. En büyük arzusu yazabileceği en güzel şiirin felsefi özellikli olmasını istemesidir.

Etkilendiği şairler daha ziyade saz şairleridir. Karacaoğlan, Veysel, Köroğlu, Sümmani, günümüzdekilerden ise Reyhani, Mevlüt İhsani, Davut Sulari, Mahzuni vb.şairlerdir. 

"Sesim ve kulağım bana ihanet etmemiş olsaydı mutlaka sazı elinde dolanan bir saz şairi olurdum" demektedir. Sesine ve kulağına yeterince güvenememektedir. Şairimiz sanatın hiç birine ve şiirde ölçülü veya serbest türüne karşı değildir. Güzel olan her şiirin yanındadır. Ancak hece vezni ile yazılan şiirler tercih ettiği şiirlerdir. Kendisi serbest vezin ile şiir yazmadığını ve denemekte istemediğini belirtmektedir.
 
Şiire geç başlamasının kendisi için bir olumsuzluk olduğunu, şiire ilginin azlığı nedeni ile kendisini belki şiirden tamamen koparmayacağını ama şiire sürekli çok sıkı sıkıya da bağlanamayacağını anlatır.

Şair, "Yazdığım şiirlerde söylemek istediğimi mümkün olduğunca kimseyi kırmadan söylemek istiyorum. Bunu, söylemek istediğimi söylemekten vazgeçerek değil de daha yumuşak bir ifade ile söylemeye çalışarak elde ediyorum. Ne derece başarılı olduğumu okuyucunun takdirine bırakıyorum. Bu ilk kitabımın göreceği ilgi ya devamını getirecek veya ilk ve son kitabım olmasını tayin edecektir" demektedir.
 
Biz kendisinden daha nice nice kitaplara imza atmasını diliyoruz.
 
Bakınız kitaba önsöz yazan değerli şair ve eğitimci Muharrem Kubat Hocamız ne diyor. "Köroğlu'nun şiirleri toplumsal içeriklidir. Çünkü konularını halkın arasından ve günlük yaşamdan gözlemleyerek almaktadır. Tatlı bir hiciv türündedir. Okuyucuyu hem güldürür, hem de düşündürür. Hiciv yönüyle Hayyam'ı, düşündürücü yönü ile Neyzen Tevfik'i andırır. Üslup akıcı ve yalındır. Anlatımlarında doğallığı kendisince bir görev sayar.Zaten istese de süslü püslü cümleler kullanamaz"

"Körün Taşı" isimli şiir kitabı inanıyorum ki, Türk şiirine yeni bir soluk, yeni bir üslup getirmiştir. Daha çok on birli ve sekizli hece vezni ile yazılmış bulunan şiirler birer taşlama klasiği olarak edebiyatımızda yerini alacağına inanıyorum. 

Günlük yaşamında karamsarlığı kadar, çok zor karar vermesi ile de tanıdığımız Sayın Rasim Köroğlu'yu her zaman şiir okurken, yazarken ve şair dostları, şiir severlerle birlikte iken görmek istiyoruz. Eline diline sağlık diyoruz. Bu güzel şiir kitabı için kendisini tekrar tekrar tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Ertuğrul Şakar
07.02.2005 


 
 
 
Yandex.Metrica
İçeriğe dön | Ana menüye dön