Ben Beni Aradım
İnsan sevdiklerini kaybedince ardı sıra birkaç kelam etmeyi canı istemiyor; ya da ben kendimi öyle hissediyorum. Son günlerde bir yanda İsa Kayacan hocayı bir yanda Antalya'da Metin Demirtaş'ı kaybetmenin hüznü vardı içimde, Rasim Köroğlu üstadı aklımdan geçirmek bile istememişimdir.
Sanırım 2003 yıllarındaydı; o zamanlar şiir sitelerinde şiirler paylaşıyordum. Bir gün Antoloji şiir sitesinde özelime Rasim Köroğlu'ndan bir mesaj geldi. Mesajda bir şiirimin kopyası vardı ve bana: "Bu şiir sizin mi?" diye yazıyordu. Bende şiirin bana ait olduğunu söyleyince beni tebrik ederek neden yazma gereği duyduğunu şöyle anlattı: "Bir şiir akşamında ekteki şiiri bir bayan okudu ve çok hoşuma gitti. Tebrik etmek için yanına vardım, bayan şiirin kendisine ait olmadığını Antoloji sitesinden aldığını söyleyerek senin adını verdi. Şiirde kullandığın BUNGUN kelimesi şiire "cuk" oturmuş, bu yüzden seni tekrar kutlarım." Diyerek, şiirde unutulmaya yüz tutan Anadolu kokan bazı kelimeleri kullanmamı tavsiye etti.
Tanışmama vesile olan şiirim ...
"Ben Beni Aradım"
Ben beni aradım yüce dağlarda
Yüksekte aradım enginde gördüm
Karanlık geceye saldım gönlümü
Kendimi şarabın renginde gördüm
Arının yaptığı çiçek tozunda
Gönül hara düşer aşkın közünde
Fitnelik fesatlık insan özünde
Güzeli kalplerin denginde gördüm
Acıdır bakışlar eritir taşı
Dertten kurtulmuyor insanın başı
Gizli gizli akar içine yaşı
Acıyı öfkeyi bungunda gördüm
Yiğit'im yalnızlık dostumdur benim
Geceye karışır güneşli günüm
Etten yapılı şu gönlümü canım
Yanan ateşlerde yangında gördüm ...
O günlerde Sabit İnce hoca ile yazışıyordum ve Mustafa Ceylan ile de yeni tanışmıştık. Bu olayı onlara anlattım tabii internet aracılığı ile. Bana ikisi birden güldü ve: "Sen bir hazineye rastlamışsın bu hazineye ulaşmak kolay değil ama hazine senin ayağına gelmiş uyuma Harun'um" dedi Sabit İnce.
Bu vesileyle Rasim Köroğlu hocam ile dostluk bağlarını daha da güçlendirmenin şansı yüzüme güldü. Bir ara Rasim hocam Antoloji sitesinde bize ayaklar verip biz Mustafa Ceylan ve Sabit İnce ile uzun uzun internet üzeri klavyeyi saz yaparak atışmalar yaptık. Belki de benim için en büyük kazanımlardan biri bu ve benzeri atışma sohbetlerimizdi. İyi ki de yapmışız şimdi o günleri özlüyorum. Kulakları çınlasın Mustafa Ceylan hocam ve Sabit İnce hocamın ...
Bir ara Eskişehir'e çağırdı beni. O zaman Almanya'da idi Tatilim Yunus Emre etkinliklerine denk gelmişti. Ve davetini havada kaptım. Hiç unutmam birçok katılımcı vardı ve Rasim Köroğlu'nun evinde kalan tek insandım o kadar katılımcı arasında. Biraz da böbürleneyim haklı olarak bununla. Gerek Almanya'nın Köln şehrinde gerekse Antalya ve değişik yerlerde üstatla görüştük ama son görüşmemiz beni çok etkiledi
...
Antalya Sanatçılar Derneği yönetiminde bulunduğum için bir koşuşturmamanın içerisinde olduğum günlerdi. Her ay Antalya'da şiir ve müzik programı yapıyorduk Mustafa Ceylan hocam ile beraber.
Ceylan hocam bir gün bana; "Gel sezonun son programını Rasim Köroğlu ve Sabit İnce ile yapalım, ne dersin?" demişti İki ismi duyunca düşünmeden hemen "Evet" dedim. Ve hazırlıklara başladık ama gel gör ki doğa ana bir cilve yaptı ve Soma faciası yaşandı.
Duyarlı insan başka olur; Rasim Hocam, Sabit İnce ve Mustafa Ceylan hocaları aramış "Facia var, millet bize şov yaptı demesin sonra" benzeri sözlerle telkinlerde bulunmuş. Ceylan hoca kafasındaki saçları boşa dökmemiş. Adam boşuna kel olmamış ve hemen yanıt vermiş: "Rasim Hocam sanat bugünler için vardır, şiirin gücünü bugünlerde konuşturmayacağız da ne zaman konuşturacağız. Biz de rüzgarın yönünü Soma'ya döndürürüz" demiş.
İyi ki öyle demiş ve 15.Mayıs.2014 günü ben Harun Yiğit'in doğum gününde Antalya, Kaleiçi Karatay Medresesi'nde yaptık. Çok da güzel oldu. Birkaç gün Antalya'da kaldı Sabit Hoca ile. Sanırım son gündü, Markantalya AVM'yi dolaşıyorduk. Mustafa Ceylan Hoca'ya "Bir ara Harun'u benden uzaklaştır Mustafa, adam gibi alışveriş yapamıyorum. Markalı aldığımı görürse, Vatandaş Osman taşlamasının ayaklarını çevirir Rasim köroğlu yapar. Onun sağı solu belli olmaz" demiş.
Rasim Köroğlu, bana sadece hiciv yazmam da değil, Türk şiirinin bütün nazım türlerini öğrenmem ve uygulamamda rehberim oldu. Kendisini saygıyla anarken kısa bir şiir el sallıyorum üstadıma.
"Her gece olduğu gibi
.....uzanıp yatağıma
.....yine rüyalara dalacağım..
Öldüğümü görmemek için
.....asla uyanmayacağım."
Harun Yiğit