Cuma akşamı dinlediğim şairler içerisinde
seçme yapma şansım yok. Şölene katılan şairler için de öyle. Yukarıda da
söyledim: Kayseri şairlerin olduğundan çok şiirin kaynadığı bir yer.
Şairlerin hepsini kutluyorum. Yazıyı
bitirirken ufak bir tavsiye: Cuma akşamlarının bazılarını ŞİİR OKUMA saati
yapmaları. Meselâ ayda bir kadîm şairlerden birinin şiirleri okunur. Takip eden
Cuma akşamı okunmuş olan şairin şiirleri üzerinde durulur. Belki bir de nazîre
yazılır ve onlar okunur. Şiir üzüntüyle belirtmek isterim ki, ülkemizde sadece
yazılan bir sanat dalıdır. Okunan bir sanat dalı olmasına belki Kayseri’deki
Cuma akşamları şiir okumalarında başlanır. Yaşlıların yapacakları pek bir şey
var mıdır bilemiyorum. Ancak gençler bu işe şiir üzerine yazılanları da okuyarak
girişebilirler. Bunun en iyi örneğini Eskişehir’den gelen Rasim Köroğlu’da
bulabilirsiniz.
Rasim Köroğlu ilerlemiş yaşına ve bilgi ve
görgüsüyle şiirini neredeyse pişirmiş olmasına
rağmen hâlâ şiir üzerine yazılanları
okumaya devam ediyor. Şiirinde kendini belli eden hayatı kuşatıcı edâsından
anlaşılmış olmalıdır. O gece bize okuduğu şiirler doğmaca şiirlerdi ve şiirin temel
ahlâkının ve yapısının gerektirdiği bütün hususiyetleri içinde bihakkın
taşıyordu. Sınamak gibi olmasın: Sadece soruyorum ve merak ediyorum: Kayseri
şairlerinin kaçı böyle bir marifeti sergileyebilir? Kayserili şairlerin bize
kısa sürede de olsa tattırdıkları hayal, böyle bir ihtimalin olduğunu haber
veriyor. Ve onlardan da böyle bir maharet beklemekte bizi haklı çıkarıyor.
Yoksa öyle değil mi? Aşık Seyrâni'nin
neslinden bunu beklemek hakkımız sanıyorum.
Ragıp Karcı
2009