Kuyrukta
Bugün yine iki sıra halinde,
Dizilip peş peşe durduk kuyrukta.
Yazın sıcağında, kışın yelinde,
İhtiyar vücudu yorduk kuyrukta.
Hanımlar da ayrı kaldı kocadan,
Sıraları bekler olduk geceden,
Kovdular kapıdan, girdik bacadan,
Yatağı, yorganı serdik kuyrukta.
Sırada beklerken taşıt pulunu,
Doğum yaptı, Haydar Bey'in gelini,
Yalancının yılan soksun dilini,
Kendi gözümüzle gördük kuyrukta.
Görünmez olunca sıranın önü,
Boşa geçirmedik biz de bugünü,
Çıkarıp çantadan orlonu yünü,
Çocuğa bir kazak ördük kuyrukta.
Biri dedi işte tam da sırası,
Saha gibi olmuş yolun burası,
Maç yaparız diye öğle arası,
Bir futbol takımı kurduk kuyrukta.
Karşı taraf adam koyup araya,
Dünürcü geldiler bizim sıraya,
S.S.K'lı işçi Tahsin Ağa'ya,
Bağ-kur'lu Fatma'yı verdik kuyrukta.
Kimisi gelmişti mayo giyerek,
Denize, plaja kalmadı gerek,
Vücutlar güzelce yansın diyerek,
Güneş yağı alıp sürdük kuyrukta.
Güzel görür görmez hanım havayı,
Getir dedi, evden yağı, tavayı,
Doyurdu karnını bayanı, bayı,
Sigara böreği sardık kuyrukta.
Saate dönerken her bir an'ımız,
Beynimize fırlar çıkar kanımız,
Sıkılmasın diye tatlı canımız,
Bilmece, bulmaca sorduk kuyrukta.
Yükleyince güya bilgisayara,
Girecekti işler hemen ayara,
Kapanmadı Rasim, hala bu yara
Boşuna hayaller kurduk kuyrukta.
Rasim Köroğlu